Son günlerde; kimlerin Türk, kimlerin Arap oldukları karışmaya başladı…
Evet kampanyasını yapanların meydanlara toplattıkları kişiler, nutuk atanlarla birlikte Rabia selamı verirken; Başbakan, bozkurt işareti vermeye başladı…
Bu anayasa değişikliği, bizi ne hale getirmeye başladı, sonumuz hayır olur inşallah.
Bunlar yetmiyormuş gibi bir de; idam çığlıkları yükselmeye başladı. Meydanlar idam diyor; konuşmacılar idam diyor; idam için gerekirse referandum deniliyor.
Anlayamadığım, idamın kimin ya da kimler için getirileceği? Ortalığa ip atıp, “al sana ip, idamı gerçekleştir” diyenleri ve tabanlarını motive etmek için mi bunca çağrış, bunca bağrış?
1972 yılında, Sarıkamış’ta yedek subay olarak askerliğimi yapmakta olduğum süreçte, bir çavuş:
“Komutanım biz askere parka yıkamak için mi geldik?” diye sordu.
Aklıma nereden geldi bilmiyorum ama ben de buna benzer bir soruyu etkili ve yetkililere soruyorum:
“Biz bu dünyaya sandıklara gidip oy vermek için mi geldik?”
Yerel seçimler: 30 Mart 2014
Cumhurbaşkanlığı seçimi: 10 Ağustos 2014
Genel seçim: 7 Haziran 2015
Genel seçim: 1 Kasım 2015
Her yıl iki; iki yılda da dört seçim.
Bunlara bir de;
16 Nisan 2017’de yapılacak olan halkoylamasını ekleyelim
Bizim toplumumuz kadar sandık sevdalısı başka toplumlar da var mıdır acep? Sandıklarla haşır neşir olduk; sandık, sanki evimizin bir demirbaşı durumuna geldi, sandık kolik olduk adeta!
Ülke olarak öyle bir duruma geldik ki; her alanda olduğu gibi günlük yaşam da adeta politikayla biçimlendiriliyor.
Sandıkların sürekli olarak gündemde tutulması, muhalefetin eritilip, yok edilmesine yönelik bir operasyon mudur?
Unutmayalım: her rejimde iktidar vardır, ancak demokrasilerde iktidarın yanında bir de muhalefet vardır.
Bu ülkeyi sevenler, insanların zamanlarını ve enerjilerini partili cumhurbaşkanlığı ve benzeri bir takım pahalı fanteziler ortaya atarak, tüketmezler. Bu insanlar, ülkenin huzuru, güveni, refahı ve adaleti dağıtmak için uğraşırlar.
Bu seçimlerde, vergilerimizden harcanılan paralar da cabası.
Evet, “her yiğidin bir yoğurt yiyişi vardır” denir; ama yoğurt yemesini bilmeyen yiğitlerden hiç bahsedilmez!
Son olarak şunu da belirteyim:
Her yıl, seçim de yapılsa; gömlek ve sistem değişiklikleri de yapılsa; demokrasi, cumhuriyet ve cumhuriyet değerlerine karşı zihniyetler değişmedikçe, Türkiye, yerinde saymaya ve çağın çok gerilerine düşmeye mahkûmdur, diyorum…