SEÇIMLE GELEN KRALLAR

Bu tepki, bir Basbakan tepkisi midir, yoksa bir Cumhurbaskani tepkisi midir?

Basbakan’inin bu davranisi, Fransiz yazar Boris Duverger’in “Seçimle Gelen Krallar” yapitini animsatti.

Türkiye Barolar Birligi Baskani Prof. Dr. Metin Feyzioglu’nun, “seçilecek Cumhurbaskani yetmis alti milyonu kucaklamasi gerekir.” yaklasimi karsisinda, Basbakan bu yaklasima karsi çikarak, “bir saat ve siyasi olarak konusma yapti.” Seklinde tepki gösterdi.

Neden?

Basbakan’in, görevleri arasinda acaba “kisilerin ne kadar ve ne hakkinda konusacaklarinin” kararini verme gibi bir görevi mi vardir?

Bu ülkede, konusmalarin zaman sinirlamasini ve konusma metinlerini, Basbakan mi belirlemektedir?

Bu ülkede; her gün, her saat ve her konuda bir kisi mi konusacaktir?

Bu ülkede, düsünce ve ifade özgürlügüne ne oldu, buharlasti mi?

10 Agustos 2014 tarihinde yapilacak olan Cumhurbaskanligi seçimleriyle ilgili, ülkemizdeki yaklasik yüz bin üyesi olan bir Türkiye Barolar Birligi Baskani’nin da konusma yapmasi gerekmez mi?

Cumhurbaskanligi seçimleriyle ilgili bu ülkedeki bütün vatandaslarin konusma haklari vardir; çünkü biz cumhuruz ve biz özgür irademizle kendi Baskanimizi seçecegiz, yani Cumhurbaskanimizi seçecegiz.

Unutmayalim: “ Cumhuriyet yönetimlerinde islerin olumlu ve olumsuz olmasinda birinci dereceden sorumlu olan halktir.”

Basbakan’in yargi mensuplarinin konusmalari karsisinda; “cüppeni çikar da siyaset yap” yaklasimini anlayabilmis degilim. Acaba Basbakan’a göre bu ülkede kisilerin konusabilmeleri için siyasi mi olmalari gerekiyor?

Ülkemizde;

Basinimizin büyük bir kesimi suskun,

Üniversiteler suskun,

Sanatkarlar suskun,

Sivil Toplum Örgütleri suskun,

Yazarlar suskun,

Yargi mensuplari suskun,

Sendikalar suskun,

Vatandaslar suskun.

Basbakan, ortaya atilan ileri demokrasinin geregi olarak, böyle suskun bir ülke mi istiyor?

Bir zamanlar, “yeter artik söz milletindir” deniliyordu; simdi “yeter artik söz devletin” mi oldu?

Ben, susan degil; konusan bir Türkiye’den yanayim…

Ben, düsünce ve fikir özgürlüklerinin oldugu bir Türkiye’den yanayim…

Ben, yazan bir Türkiye’den yanayim.

Kisacasi ben, özgürlük alanlarini sürekli olarak genisleyen bir Türkiye’den yanayim…

Ben, ayricaliklar pesinde kosan degil; ayricaliklari ortadan kaldirmaya çalisan bir Cumhurbaskani seçecegim…

Ben, kutuplastirmayan, ayristirmayan, ötekilestirmeyen bir Cumhurbaskani seçecegim…

Ben, her konuyu ve her düsünceyi kisisellestiren degil; saygi duyan, hosgörü sahibi ve tahammüllü bir Cumhurbaskani seçecegim…

Ben, demokrat, hukukun üstünlügünü ve insan haklarini özümsemis bir Cumhurbaskani seçecegim…

Ben, uluslarin içislerine karismayan, uluslararasi camiada sayginligi olan, oldugu yerde duran degil; gelisimden ve degisimden yana olan, evrensel degerler ve evrensel hukuka bagli bir Cumhurbaskani seçecegim…

Ben, parlamenter sistemi sahiplenen, laiklikten ödün vermeyen, güçler ayriligi ilkesini koruyan ve adil olan bir Cumhurbaskani seçecegim…

Ben, hakkinda hiçbir rüsvet, yolsuzluk, usulsüzlük vb. iddialar bulunmayan; tertemiz bir Cumhurbaskani seçecegim…

Ben, vatandaslarin yarisinin sahibiyim algisini yaratan degil; bütün vatandaslari sahiplenecek ve bütün vatandaslari kucaklayacak bir Cumhurbaskani seçecegim.

Ya siz? 

YORUM EKLE

banner284