Bir isaretle baslayan fetih harekati, oyuncularin oyunlari bozularak, bir tarih yazildi. Söyle Ki;
Taksim’in her tarafini anlamsiz bez parçalari ve anarsist fotograflariyla süsleyen ve Haçli Seferlerine katilacakmis gibi donanimli ve Ortaçag sövalyelerini andiran Taksim isgalcileri:
Kimyasal sularla güçlendirilmis Tomalarin yüksek debileri ve uzun mesafeli su sikislarinin ardindan, atilan gaz bombalari ortaligi adeta bir mahser yerine çevirdiler… Daha sonra, yeri gögü inleten cop sesleri arasinda aman dilemeden kaçarak, günlerdir isgalleri altinda tuttuklari; kitap okuduklari, müzik dinledikleri, sabahlari mintika temizligi yaptiklari, komün yasamini sürdürdükleri Taksimi, korku ve telas içinde, terk ettiler. Böylece Taksim’in fethi, hiçte orantisiz ve asiri güç kullanilmadan gerçeklestirilmis oldu.
Ricat eden bu isgalciler, meydan yakinindaki yerlere siginmak zorunda kaldilar.
Yaralananlara müdahale eden hekimler de yakalanarak, elleri kelepçelendi ve ettikleri Hipokrat Yemini geri aldirilarak, yalniz kalmamalari için de yanlarina kattiklari ve üzerlerine beyaz önlükler giydirdikleri bazi sahte doktorlarla birlikte, karakollara götürüldüler.
Daha sonra, Taksim civarinda tencere-tava çalanlar, suçüstü yakalandilar ve adaletin çelik pençesine teslim edildiler.
Fetih sonrasinda düzenlenen resmi geçis törenine, Taksim’in fethini kolaylastiran asiri uçlar ve marjinal gruplar, taninmamalari için katilmadilar.
Fetih sonrasi derin bir nefes alan çevre sakinleri, adaklar adayarak, tek sira halinde saatlerce resmi geçis törenindeki bu kahramanlari selamladilar ve alkisladilar.
Taksim fethini bastan sona kadar canli yayinlayan dünya TV kanallarini milyarlarca insan, büyük bir heyecan içersinde izlediler. Türk TV kanallari,
yaris halinde fethi tebrik için devlet baskanlarinin gönderdikleri mesajlari, saat baslari ve saat ortalarinda, mutat yayinlarini keserek verdiler.
Bu arada, Kredi Derecelendirme Kurulu, derece notunu isik hiziyla RR’den TT’ ye getirerek, tam bes puan yükseltti.
BM. Olaganüstü toplanarak, UNESCO’nun fetih alani üzerinde bir “sehir müzesi” olusturulmasi ve müzeye fetihte kullanilan kimyasal su, göz yasartici gaz, atilan gaz bombalari, cop ve sopalar ve bunlarin yaninda kullanilan bütün araç, gereç, ve de edevatin, bu müzede yarli yerinde sergilenmeleri için bir karar almasi önerisinde bulundu; UNESCO, bu öneriyi kabul ederek, fethi gerçeklestirenlerle temasa geçip, bu istegini bildirdi.
Vandallar, Süevler, Gotlar, Vizi Gotlar, Franklar, Flamanlar, Germenler ve Ang Saksonlar’in isgalinden birkaç saat içinde kurtarilarak, fethedilen Taksimdeki Gezi Parkina, ecdadimizin gerçeklestirdigi Lale Devrini yasatmak için, çiçekler ve agaçlar dikilerek her tarafi çimlendirilip, kutsal ve de milli rengimiz olan yesil böylelikle hakim kilinmaya baslanildi.
Taksim’e gelenler, sehir müzesini gezip kültürlerini yükseltip en üst seviyeye çikartirken; bir taraftan Bogaz’in maviliklerini seyre dalip; bir taraftan da, Haliçten gelen kokularla günlerini gün etmis olacaklar, ayrilirken de sehir müzesinin demir aksamlarina bezler baglayip, dileklerde bulunduktan sora, Taksim’i fethedenlere hayirli dualar okuyacaklar.
NOT: Simdilik Taksim Fatihi’nin ismi halkimizin ve dünyadaki halklarin heyecaninin artirilmasi için gizli tutulmaktadir. Vakti saati gelince bu fatihin isminin, yetkililerce açiklanacagi fetih günü aksami bütün Türk ve dünya TV kanallarinin 19.00 ve takip eden saatlerdeki haberlerinde duyurulmustur.
Bir kez de ben animsatmis olayim…