Adını DELİ MUAMMER koymuştu Karaman halkı. Uçaktan düştüğü ya da paraşütünün açılmaması üzere o hale geldiği rivayet edilir Fransızca öğretmeni, Pilot Muammer Baran Amca'nın...
Ben onu hiçbir zaman "Deli Muammer' olarak anmadım, ağzıma bile almadım. Çünkü o tanıdığım çoğu erkekten daha centilmen, daha insancıl, daha hayat doluydu. Zekiydi üstelik. Usta tarihçilere taş çıkartacak derecede tarih bilgisine sahipti. İngilizce ve Fransızca başta olmak üzere altı yabancı dil bildiği söylenir. Beni kendisine en çok hayran bırakan yönü, birçok değerli şairin şiirlerini ezbere okuyabilir olmasıydı. Youtube’da Karamanlı şairimiz Bekir Sıtkı Erdoğan'ın uzunca bir şiirini okuduğu bir videoyu izleyebilirsiniz mesela...
Her milli bayramda stadyumun en tepesine çıkar, elinde şanlı Türk bayrağı, dilinde İstiklâl Marşı ve art arda okuduğu milli şiirlerle, marşlarla bayrama bambaşka bir coşku ve renk katardı.
O her önüne gelene, (çocuk dahi olsa) gözlerinin içine kadar gülümseyerek saygıyla selâm verir, hatta bazen tam bir İstanbul beyefendisi edasıyla sohbet ederdi... Cümleleri "Aman efendim" siz başlamazdı hiç.
Çocukları çok sever, onlara sürekli şeker dağıtır, mızıka çalar, evinin arka bahçesindeki meyve ağaçlarının meyvelerini onlara hibe ederdi. Çocuklar bu sebepten ağaçlardan inmezdi hiç. Muammer Baran'ı en çok mutlu eden şey, başta çocuklar olmak üzere, insanları mutlu ve gülümser görmekti. Kendisiyle dalga geçenlere “Allah onları affetsin” diyecek kadar affedici ve gönlü zengindi.
Bir sabah dolmuşta işe giderken, belediye anonsundan onun ölüm haberini duydum... 29 Nisan 2004 Perşembe' si yıkıldım, sessizce boşaldı gözyaşlarım, tutamadım... Artık yaşadığım şehrin kırmızı giysili güzel adamı yoktu. Biliyordum; onun gibisi de bir daha asla olmayacak, yeri doldurulamayacaktı. Ertesi gün Karaman' da görülmemiş bir cenaze kalabalığıyla ebediyete uğurlandı Gönlümüzün Sultanı Muammer Amcam... Karaman halkı onu yalnız bırakmamıştı.
O mal varlığı olduğu halde; seksen yıllık ömrünü dünyevî her şeyden vazgeçerek, tek odalı bir kerpiç evde, kuru tahta üzerinde yatarak, yılın 365 gününü günde bir kez iftar açıp, oruç tutarak, sürekli namaz kılarak tamamlamıştı… Kimseyi öldürmemiş, İncitmemiş, kötü söz bile söylememişti. Şiirler yazmış, insanlığa öğütler bırakmıştı.
Şimdi yaşadığımız şu çirkin zamanda, dünyayı bu hale getiren onca aklî dengesi yitik dururken; sorarım size, bu güzel insanın neresi deli?
Saygı ve rahmet ile...
Nur içinde yat benim güzel MUAMMER AMCAM. Seni çok özledik.