Dini referans gösteren kesimler, yılbaşının bir Hıristiyan âdeti olduğunu belirterek, kutlanmasının günah olduğu noktasına kadar vardırılan yaklaşımlar sergilemekte iseler de; bu tür yaklaşımlara katılmıyorum.
Yılbaşı adı verilen etkinliğin komşularla ve aile çevreleriyle masumane bir şekilde kutlanılmasından yanayım.
Günümüzde, yılbaşı kutlamaları adı altında:
Beş yıldızlı otellerdeki eğlencelerde…
Kutlama yapılan mekânlara gitmek için yurt içi ve yurt dışına yapılan yolculuklarda…
Karşılıklı olarak hediye alımlarında…
Yeni kıyafet alımlarında…
Kuaför ve makyaj yapımlarında…
İl ve ilçelerde, başta havai fişekler olmak üzere yersiz ve gereksiz masraflar yapılmaktadır.
Madalyonun arkasına baktığımızda:
Milyonlarca parayı bir gecelik eğlence için harcıyoruz da, aç kalanları, yetersiz olarak beslenmekte olan milyonları hiç düşünmüyoruz, hiç görmüyoruz.
Bakalım:
Günümüzde,
826 milyon insan açlıkla savaşıyor. Henüz beş yaşına giremeden iki milyon çocuk, yetersiz beslenmeden dolayı yaşamını yitiriyor. BM’lere bağlı Dünya Gıda Programı’nın verilerine göre açlık ve yoksulluk yüzünden her gün 25 bin kişi yaşamını kaybetmektedir. Yine Rapora göre: Her saniyede bir, bir çocuk açlıktan yaşamını yitirmektedir. Her gece 800 milyon insan aç uyumaktadır. Açlık yüzünden yalnızca 2017 yılında altı milyon kişi yaşamını yitirmiştir. Aynı yıl için ülkelerden bazılarına baktığımızda, günde: Almanya’da 5’i, Irak’ta 128’i, Afganistan’da 257’si açlıktan ölmektedir. Dünya Gıda Programı WFP, yine 2017 yılı içinde yaklaşık 980 milyon kişinin açlıkla karşı karşıya olduğunu bildirmiştir (1) Ülkemizde, 2018 yılının Aralık ayı için TÜRKİŞ’in belirttiği verilere göre dört kişilik bir aile için: Açlık sınırı: 1941 TL. Yoksulluk sınırı: 6323 TL’dir. Evet, ülkemizde milyonlarca insan, açlık ve yoksulluk sınırında yaşamlarını sürdürmeye çalışmaktadır. Ülkemizdeki yetkililer, kişi başına düşen milli gelirin 11.000 dolar olduğunu belirtmektedirler. Bu 11.000 dolar, 55.000 TL demektir. Açlık sınırında yaşayan milyonlarca insandan kişi başına düşen aylık gelir: 1941:4= 485,25 TL eder. Yıllık gelire baktığımızda: 485,25. 12= 5,823 TL yapar ki bu da bin dolar civarındadır, 11 dolar değil. Acaba kayıp olan bu 10 bin doları kimler almaktadır? Bu gerçekler karşısında, Tevfik Fikret’in: “Yiyin efendiler yiyin” sözlerini hatırlamamak ve sömürü düzeni ne zaman son bulacak diye sormamak elde değil. (1)Serdar Kayıhan “Büyük Felaketler”
Kemal Uysaler 31.12.2018-İzmir