Cumhuriyetimizin kuruluşunun 93’ünci yılını, ulusça, yurt içinde ve yurt dışında artan bir heyecan ve coşku içinde, yaratılmaya çalışılan bütün olumsuzluklara karşın, kutlamaya hazırız.
Bir devlet yönetim şekli olan Cumhuriyetimiz, demokratik ve laik bir niteliğe sahiptir. Egemenliğin kaynağı halktır. Halk, anayasada belirtilen kurumları aracılığı ile egemenliğini kullanır. Devlet başkanları olan Cumhurbaşkanları ve üst düzey yöneticiler, halkın özgür oylarıyla belli süreler için görevlere gelirler.
Kurtuluş Savaşımız sırasında: halk egemenliğine dayalı olarak TBMM kurulmuş, yeni bir anayasa oluşturularak siyasi coğrafyası Misak-ı Milli olan, egemenliğinin halka dayandığı ve kurucu asli unsuru Türk olan ve adı henüz konulmamış yeni bir devlet kurulmuştur.
1 Kasım 1922 tarihinde, saltanatın kaldırılması ile Osmanlı Devleti’ne fiilen son verilmiş, 1923’de hükümet kurulması aşamasında oluşan sorunlar karşısında: 1921 tarihli anayasada değişikliğe gidilerek 29 Ekim 1923 günü Cumhuriyet ilan edilmiştir.
Cumhuriyetin ilanı ile: yeni Türk devletinin adı belirlenmiş, kabine hükümetleri sistemine geçilmiş, devlet başkanı Cumhurbaşkanı olmuştur.
Cumhuriyet yönetimi, sadece bir devlet yönetim şekli değildir. Bizleri padişah kulluğundan vatandaşlık kimliğine taşımış, ayrıca, ümmet konumundan ulus konumuna getirmiştir. Cemaatler şeklinde olan örgütlenmemiz, “Üniter Devlet” ve “Ulus Devlet” biçimine dönüşmüş ve devlet kurumlarımız, bu ilkeler çerçevesinde oluşturulmuştur.
Cumhuriyetle birlikte ulusça topyekûn bir kalkınma hamlesi başlatılmıştır. Uçak fabrikası, lokomotif fabrikası, petrol rafinerileri, otomobil fabrikaları sayabileceğimiz başlıca sanayi kuruluşlarıdır.
Tarımda: teknolojinin kullanımı ile birlikte üretimde verimlilik yoğun bir şekilde artmış, kırsal kesimde tarım dışı kalan insan gücü büyük yerleşim birimlerine göç ederek anakentler oluşmuştur. Bu durum, sanayinin ihtiyaç duyduğu emeği karşılamıştır.
İnsanı ve toplumu kucaklayan eğitim, kültür, sportif vb. alanlarda da potansiyel biçimde gelişmeler görülmüştür.
Küreselleşen dünyamızda, bilgi toplumunu yaşarken: büyük insan Atatürk’ün Cumhuriyeti emanet ettiği gençliğimize inancımız ve güvenimiz sarsılmaz bir şekilde sürmektedir.
Gençliğimiz,
Aklın ve bilimin rehberliğinde yorulmadan ve durmadan çalışarak, üreterek çağı yakalayacak ve böylece toplumsal refahı ve gönenci yakalayacaktır.
Gençliğimiz,
Devletimizin demokratik, laik, sosyal hukuk devleti niteliğinden ABD’nin küresel oyunu olan “Ilımlı İslam Cumhuriyeti”ne ve üniter ve ulus devlet yapısından başka şekillere dönüştürülmesine izin vermeyecektir.
Bu duygu ve düşünceler içersinde, “Cumhuriyet benim en büyük eserimdir” diyen büyük insan Atatürk’ü bir kez daha şükran, minnet ve rahmetle anıyorum.
Cumhuriyet Bayramımız kutlu olsun diyorum.
Saygılarımla.
Bir devlet yönetim şekli olan Cumhuriyetimiz, demokratik ve laik bir niteliğe sahiptir. Egemenliğin kaynağı halktır. Halk, anayasada belirtilen kurumları aracılığı ile egemenliğini kullanır. Devlet başkanları olan Cumhurbaşkanları ve üst düzey yöneticiler, halkın özgür oylarıyla belli süreler için görevlere gelirler.
Kurtuluş Savaşımız sırasında: halk egemenliğine dayalı olarak TBMM kurulmuş, yeni bir anayasa oluşturularak siyasi coğrafyası Misak-ı Milli olan, egemenliğinin halka dayandığı ve kurucu asli unsuru Türk olan ve adı henüz konulmamış yeni bir devlet kurulmuştur.
1 Kasım 1922 tarihinde, saltanatın kaldırılması ile Osmanlı Devleti’ne fiilen son verilmiş, 1923’de hükümet kurulması aşamasında oluşan sorunlar karşısında: 1921 tarihli anayasada değişikliğe gidilerek 29 Ekim 1923 günü Cumhuriyet ilan edilmiştir.
Cumhuriyetin ilanı ile: yeni Türk devletinin adı belirlenmiş, kabine hükümetleri sistemine geçilmiş, devlet başkanı Cumhurbaşkanı olmuştur.
Cumhuriyet yönetimi, sadece bir devlet yönetim şekli değildir. Bizleri padişah kulluğundan vatandaşlık kimliğine taşımış, ayrıca, ümmet konumundan ulus konumuna getirmiştir. Cemaatler şeklinde olan örgütlenmemiz, “Üniter Devlet” ve “Ulus Devlet” biçimine dönüşmüş ve devlet kurumlarımız, bu ilkeler çerçevesinde oluşturulmuştur.
Cumhuriyetle birlikte ulusça topyekûn bir kalkınma hamlesi başlatılmıştır. Uçak fabrikası, lokomotif fabrikası, petrol rafinerileri, otomobil fabrikaları sayabileceğimiz başlıca sanayi kuruluşlarıdır.
Tarımda: teknolojinin kullanımı ile birlikte üretimde verimlilik yoğun bir şekilde artmış, kırsal kesimde tarım dışı kalan insan gücü büyük yerleşim birimlerine göç ederek anakentler oluşmuştur. Bu durum, sanayinin ihtiyaç duyduğu emeği karşılamıştır.
İnsanı ve toplumu kucaklayan eğitim, kültür, sportif vb. alanlarda da potansiyel biçimde gelişmeler görülmüştür.
Küreselleşen dünyamızda, bilgi toplumunu yaşarken: büyük insan Atatürk’ün Cumhuriyeti emanet ettiği gençliğimize inancımız ve güvenimiz sarsılmaz bir şekilde sürmektedir.
Gençliğimiz,
Aklın ve bilimin rehberliğinde yorulmadan ve durmadan çalışarak, üreterek çağı yakalayacak ve böylece toplumsal refahı ve gönenci yakalayacaktır.
Gençliğimiz,
Devletimizin demokratik, laik, sosyal hukuk devleti niteliğinden ABD’nin küresel oyunu olan “Ilımlı İslam Cumhuriyeti”ne ve üniter ve ulus devlet yapısından başka şekillere dönüştürülmesine izin vermeyecektir.
Bu duygu ve düşünceler içersinde, “Cumhuriyet benim en büyük eserimdir” diyen büyük insan Atatürk’ü bir kez daha şükran, minnet ve rahmetle anıyorum.
Cumhuriyet Bayramımız kutlu olsun diyorum.
Saygılarımla.