Hayatımızda her zaman her şey yolunda gitmez. Sık sık aksilikler, olumsuzluklar yaşayabiliriz. Öyle bile olsa her şerde bir hayır vardır, dini öğretisine sahip insanımız tüm den bir ümitsizliğe kapılmaz. Teselliyi yine kendisi arar bulur. İlahi elbette sorunsuz, rafine bir yaşam bahşedebilirdi. Ama biz kullar, İLAHİ’nin tercihlerinde bizce anlaşılamayan hikmetler olduğuna inanırız. Kaldı ki, her şeyin harika, mükemmel, yolunda ve sorunsuz olması en basitinden sıkıcı olabilirdi. Devamı 4
Her şey zıddı ile kaim (var) dır derler. İniş-çıkış, kolay-zor, acı-tatlı gibi. Yaşadıklarımızın, hep hayır-şer, iyi-kötü gibi birbirinin zıddı iki farklı yönü olduğunu sayısız yaşanmışlıkla görmüyor muyuz zaten. Her inişin bir çıkışı, her kolayın bir zoru, her acının bir tatlısı olduğunu biliyoruz.
Üç aydır korona ile yatıp kalkıyoruz. Bu dönemden ülkeler ve insanlığın dersini almış olarak çıkacağı muhakkak.
Korona, başta sağlığımız olmak üzere her alanda büyük tahribat ve tahrifata yol açtı. Daha bugünden ülkemiz özelinde binlerce cana mal olmuş, dahası, ulaşacağı seviyeleri bilmiyor ve bunu düşünmek bile istemiyoruz.
Karaman Ağzı’yla ekonominin ağzı-yüzü bir yana gitmiş. Çalışma hayatının, üretimin, ithalatın, ihracatın şakülü kaymış. Çalışanların hali hal değil. Hele, işini kaybedenlerin durumu her türlü izahtan, açıklamadan varestedir.
Her yıl, her mevsim, her bakan değişiminde yeniden kurgulanan ve dolayısıyla tel tel dökülen eğitimimiz iyiden anlaşılmaz, karmaşık, belirsiz ve en verimsiz sezonu ile en kötü zirvesini gördü, maalesef daha da göreceğinden başka.
Önümüzdeki yıllarda sağlık, ekonomi ve eğitim alanında yaşananlar-yaşanacaklar yüzlerce hikâyeye, romana, filme, binlerce bilimsel çalışmaya, araştırmaya, teze konu olacağı kesin. İnsanın kendisini ucu bucağı belirsiz ve sonsuz bir ummanın içinde bulacağı muhakkak.
Gelecek yaşamımızda olumlu, daha çok da olumsuz sayısız yeni yeni, farklı gelişmelere şahit olabileceğimizi öngörmek için kâhin olmaya, özel, idrak, izan yetisine sahip olmaya gerek yok. Bugünden yaşıyor ve yarınların hiç de kolay olmayacağını biliyoruz.
İyi haber… Eli kulağında yakın gelecekte, yeni yılın ilk aylarında misli görülmemiş kesafette nur topu gibi doğumlarla bebek özlemi çeken anne-babalar, dede-büyükanneler çocuğa doyacak. Ne güzel.
Sokağa çıkma kısıtlaması ile yuvasında mutlu olanlar daha mutlu, mutsuz olanlar ise daha mutsuz olacaklar. Evlenmelerin ertelenip azalabileceği, dilemiyoruz ama boşanmaların artacağı beklenebilir. Yeni süreçte avukata, psikoloğa, doktora, hemşireye ihtiyaç artacak. Evde geçirilen zamanın artması sebebiyle diyetisyen, beslenme, spor insanı eğitimine yönelim revaçta olacak.
Tedbirli olup tasarrufa yöneleceğiz. Potansiyel stokçu-istifçi olacağız. İşimizin, mesleğimizin kıymetini bileceğiz. Varsa; evimizi, dükkânımızı, tarla, bağ, bahçemizi, arsamızı satıp savmayacağız. Maddi birikimimizi artıracağız. Giyim-kuşama eskisi kadar çok bütçe ayırmayacağız. Bir sosyal güvenlik kurumuna, özel sigorta ve sağlık sigortalarının en az birine sahip olmayı önemseyeceğiz.
Ailenin önemini, kıymetini daha iyi anladık. Ailecek bugünden tavlaya, okeye, satranca sarıldık. Şüphesiz televizyon abonelikleri tavan yapacak, belgesel, spor ve film kanalları satın alınacak. Bilmeden fikir sahibi olmayı biraz olsun bırakıp, kim bilir belki kitap bile okuyacağız.
Beğenmediğimiz Avrupalı, Amerikalı secere tutuyor, yedi göbek sülalesini biliyor. Yüzlerce yıl öncesinden gelen kültürle günlük tutuyor, anılarını yazıyor. Bir değil on tane diploması, ehliyeti, belgesi, hobisi var. Bizim de bugünden başlayarak secere çıkarmaya, günlük tutmaya, anılarımızı yazmaya, şiire, hikâyeye, romana, resme, saza söze yöneleceğimizi, bir yerden başlayacağımızı umuyorum.
Son on yıldır erkeklerde bir saç, sakal, bıyık yarışı var ki hani ne derler; akıllara zarar. Bu Korona günlerinde saç, sakal, bıyığa hevesi olmayan azınlığın da bu süreçte hepsini denediğini görüyoruz.
Biz canlılardan diğer canlılara söz sırası ancak geldi. Korona’dan sonra kedi-köpek edinirken bir değil iki kere düşüneceğiz. Belediyeler köklü çözümlere yönelecek. Televizyonlarda görüyoruz; canlıların en acımasızı biz insanlar sokaklardan, şehirlerden, ovalardan, dağlardan elini-ayağını çekince, diğer kadim canlılar biraz olsun rahatlayıp bir bir ortaya çıktılar. Daha güvenli, daha yoğun, daha canlı, daha özgür, üstelik bize ihtiyaç duymadan.
Bize, biz sizsiz daha iyiyiz mesajı verdiler. Aldık mı?
KORONA’NIN GETİRİSİ-GÖTÜRÜSÜ
Paylaş