Soruyorum: bin sekiz yüz seksen bir diyorlar.
Makedonya’nın Selanik kentinde yıllar.
Zaman, öylesine değişmiş.
Soruyorum: bir bebek doğdu diyorlar,
Sevinçli gözyaşları getirmiş.
Sen, mahalle okulunda, Şemsi Efendi’de.
Sen, Selanik Askeri Rüştiyesi’nde, Manastır Askeri İdadisinde,
Bir gelecek düşünürken,
Sararan iklimler kucağında çağlar eskimiş.
Kimler bu acılı mevsimlere gelenler?
Kimler Kıbrıs’a, Mısır’a, Tunus’a girenler ?
Arıyorum bin sekiz yüz doksan dokuzda,
İstanbul’da Harp Okulu’nda diyorlar.
Sancıların büyümüş yüreğinde,
Harp Akademisi’ni bitirip gittiğin Suriye’de
Şimdi bir yanım yalnızlık.
Bir yanım düşmanlarla dolu,
Girdiğim karanlık çemberinde.
Haraket Ordusuyla Makedonya’dan İstanbul’a giren
Özgürlük ışıkları mı ufuktaki titreyen?
Tutacağım, uzat ellerini uzat Vatan ve Hürriyet
Özlemlerimizi gidermeye yetmedi, İkinci Meşrutiyet
Trablusgarb’da yalnızlığım büyüyor.
Nedir Balkanlar’da esen bu rüzgar, bu fırtına?
Bu benim istediğim değil,
Bakma gözlerime öyle ey mahsun Tuna!
Bin dokuz yüz on dörtte,
Bulutların altında ölür insanlarım.
Hangi cepheye baksan orda ben varım.
Uygarlık, ayaklar altına düşerken
Kendi kendinden utanır çağım.
Şöyle yanıbaşımda Çanakkale mağrur.
Geçit vermez sularım,
Geçit vermez toprağım.
Sarıkamış’ta üşüyorum.
Neden yüksek bu dağlar böyle?
Doksan bin dik gelen,
Ahmet’lerim, Mehmet’lerim, Hasan’larım nerede söyle?
Mısır’da dar ağacına çekilen esirleriz.
Mondros’la uğursuz gelin bin dokuz yüz onsekiz, derken,
Anadolu’mun içinde bir ışık bir umut beklerken,
Bin dokuz yüz ondokuzda,
Kuzey’de Samsun’da.
Buluyorum seni, buluyorum Mustafa Kemal
Gücün kuvvetin öyle büyük ki,
Beni de, beni de yanına al.
Amasya ‘da beni bana anlattın.
Vatanım, ulusum, kültürümle,
Asırlardır süren yalnızlığıma, yeni bir can kattın.
Palandöken, beyazından soyunuyor.
Ağaçlarda duran mor mevsim, tararken saçlarını,
Yeşil gözlü Erzuum’lum,
Dadaşım, açmış kollarını.
Sıcaklığı, yiğitliği tarihi bir destan.
Diriliş varoluş umudu orada başlayan.
Ben, Sivas’ta bir başka büyürüm.
Parolam ya özgürlük ya ölüm
Yeminim bu bilinsin.
Gidecektir gelen buraya.
Bu inançla başlar büyük yolculuk Ankara’ya.
Vatanım, ekmeğim. Emeğim, Anadolu’m.
Seni neden sarmaya çalışır bu uğursuz sis?
Biz kimseye benzemeyiz.
Bereketin sürecek bitecek kederimiz.
Ankara’da böyle karar aldı başkanıyla Büyük Meclis.
Batıda Yunan, doğuda Ermeniler,
Güneyde İtalyan ve Fransız,
Bin yıllık Türk yurdunda ne ararsınız?
Önce, Ermeni atılır doğudan,
Fransız, aman diler sonradan,
Sen yalnız değilsin Ege’lim.
Bekle şimdi İnönü’de duruldu Yunan.
Sakarya’da yeniden doğuyorum.
Başkomutanım Mustafa Kemal,
Yirmi ikinci günün sabahında,
Muzaffer ordularının başında.
Bir yeni sefere hazırlık bu,
Akşehir’de başlayan heyecan sürüyor Afyon’a doğru.
Kocatepe, sabahı bekleyemez,
Dumlupınar’ın koynuna girerken aydınlık.
Akşama doğru yeni bir tarih yarattık.
Şimdi seni askerin, ulusun, çağın, düşmanın selamlıyor.
Zaferler nasıl da onurla yükseliyor omuzunda.
Orduların girerken İzmir’e Eylül’ün dokuzunda,
Mavi gözlü İzmir’im, seni yaşamaya geldim.
Üç yıldır seninle birlikte bende esirdim.
Körfezdeyim, bir yanımda Karşıyaka sıcak,
Dinlen ey tarih dinlen enginlere bakarak.
Senin acın dinmemiş dediler Trakyam.
Sökülüp atılınca Ege’den palikarya,
Başlatır geleceğin müjdesini Mudanya.
Kaybeden değiliz, biziz kazanan,
Bunu böyle ilan eder dünyaya Lozan.
Şimdi bir başka özgürüm.
Acılarım dinmiş.
Sen büyüğü gördükçe gözüm,
Türklüğüm yüreğimde dirilmiş.
Yaşamak için ulusumun bitmemiş ahı.
Önce atmalı başımızdan şu padişahı.
İlan edip Cumhuriyeti
Birlik beraberliğimizle insanca yaşamalı.
Halife kimdir, nedir Halifelik?
Olacaksak tüm kurumlarımızca laik,
Onu da kaldırmalı başlamadan ikilik.
Devrimlerin başlamış, arkama baktığımda,
Canına kıymak isterken İzmir’de bin dokuz yüz yirmi altıda.
Şimdi konuşulan kendi dilim.
Kendi tarihim anlatılan.
Hukukum bana göre,
Bana göre soyadım,
Ancak senin adını ben koyacağım.
Benimle bütünleşip kaynaşan sensin.
Sen, en büyük Türk. Atatürk’sün.
Bu onur, sana da bana da yeter.
Bu onur, bir çağa, bir tarihe değer.
İstemem, bin dokuz yüz otuz sekiz demeyi
On Kasımlar’da saat dokuzu beş geçeyi.
Yalnızlık içimde büyüdükçe
Dudaklarımdan dökülen o korkunç heceyi.
Ve seni benden götüren geceyi,
Şimdi ben. Bin dokuz yüz seksen üçteyim.
Devrimlerini yükseltecek güçteyim.
İsteklerim çevrilirse de birer birer, ne çıkar.
Bağımsızlık senden mirastır bana,
Ve Cumhuriyetimle yükselen bir ulusum var.
Ay yıldızlı bayrağım özgür.
Gençliğim coşkuyla, gençliğim bilinçle büyür.
Atam bunlar, benim duygularım.
Seni sordum, aradım, buldum, yaşadım.
Yaşıyorum.
MUSTAFA KEMAL’İN DESTANI
Paylaş