Köşeyi dönmek ve arkadan dolanmanın yanı sıra son aylarda, “bir de bir taşla çok kuş vurma” gibi bir davranış da gündeme oturmuş görünüyor, adeta… Bu tür davranışları, ülke ve toplum yararına olan akılcı davranışlar olarak değil de; kişi ve parti yararına yapılmaya çalışılan kurnazca davranışlar olarak görüyorum.
2002 yılında AKP, başkanlık sistemi oluşturacağım diye değil; ağırlıklı olarak; yoksulluğu, yolsuzluğu ve yasakları ortadan kaldıracağım diye vatandaşlardan oy istedi ve iktidar oldu.
2016 yılında: yoksulluk, yolsuzluk ve yasaklar yok mu oldu?
2016 yılının son günlerinde:
17 milyona yakın insanımız yoksulluk sınırında yaşıyor…
1 dolar, 3,4 Türk Lirası civarında seyretmekte…
İşsizlik, 11,3 olmuş…
Genç işsizlik ise, 19,9 noktasına ulaşmış…
İvedi olarak ödenmesi gereken özel ve kamu borçlarının tutarı, 167 milyar dolar…
Terör durmadan can alıyor…
Güney sınırlarımız ateş çemberine dönmüş…
Kısacası ekonomi gittikçe küçülmekte ve adalet gereği gibi dağıtılamamaktadır.
Çare ne?
Bunu düşünen var mı?
Sürekli olarak kişi ve kimlikler üzerinde siyaset yapılıyor.
İktidardaki AKP, bıkmadan usanmadan; yarı başkanlık, başkanlık veya partili cumhurbaşkanlığı sistemini gündeme getiriyor. Son bilgilere göre sistem, başkanlık sistemi olacak, ancak sistemin adı cumhurbaşkanlığı olacak. Bu cumhurbaşkanlığı da “partili cumhurbaşkanlığı” olması güçlü olasılık gibi görülüyor.
AKP, parlamenter sistemi yerine başkanlık sistemini neden istiyor?
14 yıldır, ülkeyi getirdiği olumsuzluklardan kaçmak için mi?
Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan sayesinde 2029 yılına kadar iktidarda kalmak için mi?
Kendisine alternatif olacak MHP’de güçlü bir lider olmasını önlemek için mi?
CHP’yi terörle ilişkilendirerek CHP tabanından oy almak için mi?
Solcuları taşlayarak siyasete atılan MHP, 2002 yılında mevcut koalisyon hükümetini bozarak, attığı taşların hangi kuşları vuracağını öğrendiğinden, AKP’nin başkanlık sistemini destekleyerek, bir taşla birden çok kuş mu vurmaya çalışıyor?
Evet, yıllarca kış uykusunda bulunan MHP, sürekli olarak sıkıştığı yerde fiili destek verdiği AKP’ye bu kez hukuki desteğini de vererek, AKP ve MHP arasında anayasa değişikliği yapılarak, başkanlık sistemi oluşturulmaya çalışılmaktadır.
MHP, 1876 yılından bu yana uygulanmakta olan parlamenter sistemi yerine başkanlık sistemini desteklemekteki amacı:
Bir sonraki genel seçimlerde barajı aşmak mı?
Kamu kurumlarındaki boşalan yerleri doldurmak mı?
Parti içinde oluşan güçlü muhalefeti bastırmak mı?
AKP’nin ağzıyla CHP’ye saldırmak mı?
AKP ve MHP arasında, “bir al gülüm; ver gülüm” süreci yaşanıyor, bakalım nereye kadar sürecek bu birliktelik?
Tarihin diliyle belirteyim:
1923-1950= 27 yıl
2002-2029= 27 yıl
Yorumu sizler yapın.
Daha önce de yazdım. Ben, AKP ve MHP’nin, AKP çatısı altında tek parti olarak birleşmelidir diyorum. Zira her iki partinin de siyaset alanları: kutsallık, otorite ve sadakat değil mi?
Son olarak şunu da belirteyim. Devlet yönetimlerinde sistemler önemlidir; ancak sistemin adı ne olursa olsun o sistemleri yönetecek olan insan unsurudur. Eğer ülkemizde bir takım olumsuzluklar dile getiriliyorsa bu olumsuzluklar, mevcut sistemden mi; yoksa beceriksiz yöneticilerden mi? Bunu çok samimi olarak ortaya koymak gerekir.
Son günlerdeki gelişmelere bakarak, ülkemizin bilinmezlikler içinde bir taraflara sürüklenebileceği endişesini taşıyorum. Bu nedenle gelişmelere dikkat edelim, diyorum.