Karaman Haberleri - KGRT Karaman - KGRT Haber - Son dakika - Karamanın Sesi - Radyo 103 FM - Ermenek - Kazımkarabekir - Ayrancı - Sarıveliler - Başyayla - Karaman Güncel Haber
2017-02-02 12:02:28

TEK KİŞİLİK İKTİDAR

Kemal Uysaler

02 Şubat 2017, 12:02

Son günlerde bazı çevreler, milli irade milli irade diyerek, milli iradeyi tek kişiye indirgiyorlar; sonra da dönüp, milli iradeden neden korkuyorsunuz? Diye de soruyorlar… İnsanlar, milli iradeden mi korkuyorlar yoksa milli iradenin tek kişiye bağlanılmasına mı karşı çıkıyorlar?

Tek kişiye bağlanan irade, toplumun tamamının iradesi olmadığından toplumsal değer taşımaz, dolaysıyla milli irade olmaz; çünkü aldığı oy belli bir oranda olduğundan, bu kişi de milli iradenin temsilini yapamaz. Milli iradenin yansıdığı ve tamamının temsil edildiği yer sadece meclistir.

Demokrasilerde uzlaşma kültürü vardır. Bu uzlaşma da mecliste somutlaşır. Tek kişinin iradesinde uzlaşma olmadığından; yönetim demokrasi değil, otokrasi olur…

“Ben gidersem devlet yıkılır” yaklaşımı, parti devletinin kurulduğunun ve yıkılacak olanın devletle birlikte partinin de olacağının belirtilmesi midir? Bu nedenle partinin varlığını sürdürmesinin ancak partili cumhurbaşkanlığı rejiminin gerçekleşmesiyle olanaklı olacağı görüşüyle, partili cumhurbaşkanlığı rejimi gündeme getirilmiş olduğunu tahmin ediyorum…

Bu değişiklik, başkanlık rejimi olsaydı, partinin başına devlet başkanı geçmezdi; yapılan değişiklik, bir kişi içindir. Yani bir kişiyi partisinin başına tekrar geçirirken aynı zamanda da devletin başına geçirerek; yürütme, yargı ve yasama güçlerini kişi özelinde birleştirmektir; güçler birliğini gerçekleştirmektir…

Sağa sola yalpalanmaya hiç gerek yok! Bu anayasa değişikliği, meclis yerine sarayı siyasetin odağı yapma girişimidir… Ve ne kadar da boyanırsa boyansın; ne kadar cilalanırsa cilalansın; şuradan veya buradan eğilsin ve bükülsün, bunun adı tek kişilik iktidardır…

Devlet Bahçeli, birkaç ay öncesine kadar karşı olduğunu şiddetle belirttiği başkanlık sistemine ne oldu da destekler pozisyonuna gelerek, AKP ile birlikte hareket edip, partili cumhurbaşkanlığı rejimini parlamentodan geçmesini sağlamış oldu…

Devlet Bahçeli’nin ortaya koyduğu tavır için; konjonktür gereği deniliyor, inandırıcı bulmuyorum. Yapılması gereken ne ise buna siyasi destek verilebilirdi.

5 ayda 40 milletvekili ile parti tabanını hızla kaybetmeye başlayan böylece de son derece yıpranan Devlet Bahçeli’nin aylar öncesinde yerden yere vurduğu tek kişilik iktidara tutunması, bir var olmak ya da yok olmak hamlesidir.

Devlet Bahçeli, yaratılmış olan de facto (fiili durum- hukuk dışı durum) durumu hukuksal bir zemine oturtulsun diye ortaya çıktı ve bu konu ile ilgili anayasada değişikliklere de böylece başlanıldı, durum bundan ibaret değil mi?

Dolaysıyla toplumun devlet başkanlığı diye bir sorunu yoktur. Yapılmak istenilen cumhurbaşkanının yarattığı fiili durum nedeniyle anayasa değişikliğine gidilerek partili cumhurbaşkanlığı rejimini oluşturmaktır.

Bu nedenle bu anayasa değişikliği, topluma mı yoksa bir kişiye mi yarar sağlayacak?

15 yıl sonrasında; yorulmuş, yıpranmış olan AKP’nin, parlamento denetiminden kaçmak için başkanlık fantezisini getirdiğini düşünüyorum.

Ayrıca başkanlık sistemi, oyları süratle erimeye başlayan AKP’nin tabanını toplamak ve yeniden motive etmek için ortaya attığı bir projedir. Dikkat edilirse 7 Haziran seçimlerinde AKP, %9 oranında bir oy kaybetmişti. Şu anda Devlet Bahçeli’nin siyasi tutumu nedeniyle, MHP’nin oylarının da süratli olarak eriyip bitme sürecine girdiği görünüyor.

AKP+MHP ortaklığı, seçmenler nezdinde olumlu karşılık bulnadı. Bu nedenle yapılacak diye beklenilen halk oylamasında evet oylarının %35-40 bandında olacağını tahmin ediyorum…

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.