O çiftlige ikinci yil vardigimda kirayla tutulan araziler daha genis tutulmus, traktör ve çalisan isçi sayisi çogalmisti. Ben o yil yeni alinan Inter marka paletli bir traktör kullanmaya baslamistim. Kullandigim traktör digerlerine nazaran hem yeni ve hem de kuvvetli oldugundan en çok isi de ben yapiyordum.
Günlerin birinde sol kolumun tam koltuk altinda bir beze meydana gelmis ve agrimaya baslamisti. Önce pek aldirmamistim ama koltugumun altindaki nesne yavas yavas yumurta büyüklügüne ulastiginda agrisi da çogalmisti. Traktöre kumanda eden sol taraftaki levyeyi sol elimle degil, zorlayarak sag elimle yapsam dahi tadi yoktu. Artik traktörü kullanamadigim gibi agrisi sebebiyle uyku da uyuyamiyordum.
15 gündür bir is için Istanbul’da olan çiftligin müdürü Hamit Bey’in geldigini söylediklerinde yatmakta oldugum mahrutî çadirdan kalkarak yanina gittim. Adamcagiz çok üzülmüs, pehlivan yapili göçmen kâhyayi çagirmis, “Hemen simdi bu çocukla birlikte Adana’ya gidip hastanede ne lazimsa yaptir” diyerek talimat vermis, bizi de çiftligin arabasi ile Fevzipasa istasyonuna birakmisti.
O yillar Bagdat-Haydarpasa arasinda çalisan ekspres trenle Adana’da inmis bir fayton araba ile de aksamüzeri o yillardaki adi ile Karsiyaka Devlet Hastanesine varmistik. Ancak “Sabah gelin” tembihi üzerine her zaman kaldigimiz Bagdat oteline geldik.
Agridan duramiyordum. Sol kolumun ufacik bir sarsilmasi bana çok izdirap verdiginden sag elimle sol kolumu sikica kavrayarak sarsilmamasini saglasam da yine çok aciyordu.
Otelin hem sahibi ve hem de oradaki isçiler bizleri tanidiklarindan, zemin katta serin, iki yatagi olan odamizda dinlenmeye çalisiyorduk.
Aksam oldugundan kâhya “Yakin bir lokantaya gidip karnimizi doyuralim” demis, yavas yavas yakindaki bir lokantaya gelip bir masaya oturmustuk. Ancak kolumun agrisi suratima da yansimis olacak ki, oradaki insanlarin aciyarak bana baktiklarini görüyordum.
Durumum lokantanin sahibini de üzmüs olacak ki, yanimiza kadar gelip geçmis olsun demis ve refakatçim kâhyaya “Hayrola bu delikanlinin nesi var?” seklinde soru da sormus, kâhya olani anlattiktan sonra “Yarin hastanede ameliyatla alacaklar” demisti.
Adamcagiz biraz düsünmüs ve kâhyaya “Arkadasim sen ne istersen ye. Ben bu çocuga yalniz bamya yemegi verecegim, Yemekten sonra otelinize giderken sana yine bu yemekten bir parça daha verecegim. Bu verecegim bamyayi sicak sicak, bu delikanlinin koltugunun altina güzelce sar. Bak göreceksin yarin hastaneye gitmenize lüzum kalmayacak” demis ve o yemekten birazini da vermisti. Ben her seye raziydim. Yeter ki haftalardir çektigim aci dinsin.
Otelimize geldigimizde kâhya adamin tarif ettigi gibi yemegi koltugumun altina sardiginda galiba sicakligindan agrim biraz dinmis, içim geçmis, bir haftadir hasret kaldigim derin bir uykuya dalmistim.
Sabaha karsi uyandigimda, nerede oldugumu düsündüm. Bir gece önce olanlar aklima geldiginde de kendimi yoklayip hiç agrimin olmadigini fark etmistim. Ancak kolumun alti ve yatagin yattigim tarafi vicik vicik bir sivi ile batmisti.
Yanimda uyumakta olan kâhyaya seslendigimde adamcagiz hemen yanima gelmis durumu görünce de “Hadi geçmis olsun. Kurtulmussun yatagi filan düsünme,”demis, temizlikçi kadina birkaç kurus verir temizletiriz” diye de ilave etmisti.
Sabah oldugundan disari çikip bir magazadan bana çamasir aldiktan sonra, hemen bir hamama girdik. Yikanirken artik pek agrimayan koltugumun altindaki yarayi kâhyanin tarif ettigi gibi iyice sikarak içinde kalanlari da çikarip sabunlu lifle iyice yikayip temizledim. Sonra bir eczanede pansuman da yaptirdiktan sonra çiftlige döndük.
Çiftlige döndügümüzde çiftlik müdürünün bana verdigi bir haftalik istirahati geçirmek üzere köyüme geldigimde, yaz günü oldugundan üzerimde kareli bir gömlek vardi. Rahmetli esim köye gelis sebebimi ögrendiginde ;“Seni rüyamda gördügümde üzerinde yine bu gömlek vardi ve çok hastaydin. O rüyayi gördügümden beri zaten merak içindeydim.”demisti.
Iste böyle. Severek yedigim bamyanin o marifeti de varmis meger. Selamlar.
BAMYA’NIN MARIFETI
Paylaş